Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

16 Eylül 2013 Pazartesi

Kullanılmış Aracın Cazibesi (Bölüm 1)

Tüketici için kullanılmış araç ; arzu ettiği ve fiyatını ödeyebildiği en iyi araca en iyi hizmet paketiyle sahip olmak demektir. Bazıları içinse ekonomik olarak model yükseltmek demektir.

Otomobil marka distribütörleri ve dolayısıyla bayilerinin hedefi ise; daha varlıklı alıcılara daha yüksek fiyat etiketine sahip olan yeni otomobilleri satmak olduğu için, son zamanlara kadar işletmelerinde kullanılmış araçların satışıyla ilgili profesyonel bir yapı gözükmemekteydi. Sadece müşterisinin elindeki araca takas konusunda hizmet verebilmek amacıyla bu işin içerisinde biraz da isteksizce olan bir çok yetkili satıcının varlığı söz konusuydu. Ancak bu eğilim bir çok nedenle artık değişmektedir. 

Geleneksel şartlar altında, distribütörler ve bayileri yeni araç stoklarını bir çok teşvik ve kampanya desteği ile piyasaya sürmeye çalışmaktadır. Ancak bir çok bayi işletmesinde, kullanılmış araç satışlarının son zamanlarda daha yüksek statülü yeni araçların satışlarına nazaran daha yüksek karlılık eklemeye başladığı da bir gerçektir. Eskiye nazaran daha iyi kalitede ve güvenlik özelliklerine sahip kullanılmış araçlara olan müşteri sadakati ise gün geçtikçe artma eğilimindedir. Sonuç olarak üreticiler; yüksek kullanılmış araç değeri, hacimli yeni araç satışları ve yüksek marka değerinin sağlanmasında kullanılmış araç işinin içerisinde olmanın önemli bir rol oynamaya başladığını farkına vardılar.

İnternetin gelişimi ise, bayiler ve tüketiciler arasındaki güç mücadelesini değiştirdi. Bu yüzden, otomobil alıcıları artık üstünlüğü ele geçirdi bile denilebilir. Müşteriler artan bir trendde; otomobiller,  modellerin kaliteleri, ikinci el değerleri, güncel fiyatlar, finansman seçenekleri ve hatta bayi karları hakkında giderek daha bilgili olmaya başladılar. Otomobil bayileri ise son zamanlarda teker teker bu gelişen trende uyum sağlamak zorunda kalıyorlar. En zeki ve dinamik bayiler, müşteri kontaklarını kendilerine avantaja döndürmeyi başarıyorlar ve bunu sadece tüketicilerin gerçekten şeffaflık ve saygı istediğini anlayarak ve de bu yaklaşıma odaklanarak sağlıyorlar. Günün sonunda, tüketici daha iyi olanı ve daha ucuz olanı istiyor ve aynı zamanda tüketici ile duygusal bir bağ kurabilmeyi başarmış organizasyonlar da pazardan önemli ve kar’lı bir pay almayı başarabilmekteler.

Türkiye de dahil olmak üzere bazı ülkelerde ikinci el araç satışı yeni otomobil satış hacminin 2-3 katına ulaşsa da, kullanılmış araç işi ve pazarın yapısı henüz bir çok ülkede tam olarak keşfedilememiştir, buna ülkemiz de dahildir. Ancak, kullanılmış araç pazarının önemi son yıllarda gözle görülür ölçüde artmaktadır. Örneğin nispeten gerçek verilere sahip ABD ve Fransa verilerine baktığımızda, kullanılmış/yeni araç oranının ikinci el araç satışlarının hacimce her sene istikrarlı bir büyüme göstermekte olduğunu söyleyebiliriz (1999'da 2.4 'ten kriz öncesi 2007'ye yaklaşık 2,7). Ayrıca ABD'de kullanılmış araç satışlarından bayilerin sağladığı karlılık, yeni araç satışlarından sağlanan karlılığın iki katından fazladır  (% 1.2 ile karşılaştırıldığında yaklaşık% 2,7 kar marjı). Dahası, ikinci el araç finansmanı ve sigorta işleri ABD'de 2005 yılında% 11,3 karlılık ile bayilik işletmelerinin en karlı birimleriydi.

Tüketicilerin yeni otomobil satın alma sürecinde olduğu gibi, kullanılmış araç arayışlarında da araştırma ve bilgi toplama yaklaşımı aynen devam ederken, büyüme için anahtar; bilginin şeffaflığı ve simetrisi olacaktır. Yeni otomobil satışlarında olduğu gibi, kullanılmış araç işinde de satıcı ve müşteri arasındaki ilişkinin saygı, güven ve satın alma kolaylığına dayalı olması gerekir. Böylesine simetrik bir ilişki, bir otomobilin kalitesini belirlemek için alıcı ve satıcının aynı bilgiye sahip olduğu sürece sağlanabilir.



Kullanılmış araç alıcıları araç alımlarında hala gazete ve yakın çevreyle kulaktan kulağa yöntemini kullanıyor olsalar da internet kullanımı artan bir trendle yaygın hale gelmektedir. Bu da profesyonel kullanılmış araç programları için güçlü bir internet stratejisi olmasının önemini ortaya koymaktadır. Güçlü internet stratejilerine daha fazla odaklanan bayiler bu stratejilerinin meyvelerini toplarken, bunların bir çoğu kendi geliştirmekte oldukları internet faaliyetlerinin satışlarını arttırdığını ve ticaret alanlarını da genişlettiğini belirtmektedirler. Ayrıca, kullanılmış araç sektöründe başarıyı getirecek en önemli strateji, sertifikalı kullanılmış araç programları gibi güven sağlayan  girişimlerin geliştirilmesidir. Bu programlar dağınık rekabete karşı en iyi korumayı sağlarken, bayiye de ek gelir kaynağı yaratma ve marjlarını arttırmak için önemli bir olanak sağlamaktadır.

Artık anlaşıldı ki, kullanılmış ve yeni araç satışları, her ikisi de bayi mükemmelliği için birbiri ile ilişkili ve tamamlayıcı birer fonksiyondurlar. Pazarda halihazırda başarılı işletmecilik yürüten bayilere baktığımızda, bu kurumların yeni ve kullanılmış araç bölümlerinde güçlü satışlara sahip olma eğiliminde olduğunu görmekteyiz. Zira, bayi başına yeni araç satışları, kullanılmış araç satışları ile pozitif bir korelasyon oluşturur ve bu korelasyon aslında bayi içi işlemleri dengeleyici bir doğaya sahiptir.
Günümüzde; nispeten yeni model kullanılmış araçlar, bu araçların kalite ve imajlarındaki yüksek seviye ve sertifikalı programların popülerliği ile  giderek yeni araçların yerine geçmektedir veya tam tersi bir durum oluşmaktadır. Sonuç olarak, yeni araç pazarındaki kampanyalar ikinci el değeri üzerinde baskı yaratmakta ve kampanya döngüsünü güçlendirmektedir. Bu etki özellikle yeni model kullanılmış araçlar için ve daha pahalı (veya yüksek imaja sahip) pazar segmentleri için özellikle ele alınması gereken çok önemli bir konu haline gelmektedir.

Bu bağlamda, kullanılmış araç işinin kurumsallaşmasının gelişmiş ülkelerle karşılaştırıldığında Türkiye pazarı için ne kadar önemli olduğu açıkça gözükmektedir. Bu büyüyen sektörün kontrolünün hala bağımsız tüccarlar olarak tanımlanan "galerici"lerde  olduğunu düşündüğümüzde,  kullanılmış araç işinin profesyonelce yapılandırılmasında marka distribütörlerinin ufak ta olsa dokunuşlarının önemi daha da ortaya çıkmaktadır.

Türkiye'de kullanılmış araç piyasasına ilişkin güvenilir bir veri henüz maalesef yoktur. Ancak, bazı araştırmalara göre pazarın yıllık yaklaşık 2-2,5 milyon adetler civarında olduğu tahmin edilmektedir, yani yeni araç pazarının yaklaşık 3 katıdır. Ayrıca, bu pazarın yaklaşık % 50'sinin bağımsız galericilere ve açık halk pazarlarında yapılan satışlara aitken, %35'inin "C2C" olarak adlandırılan müşteriden müşteriye yapılan satışların oluşturduğu ve sadece% 15'inin distribütörler tarafından da desteklenen veya yetkili satıcıların kendi girişimleri olan kurumsal yapılara ait olduğu tahmin edilmektedir.

Türkiye pazarı ve diğer ülkeler arasındaki bu dramatik fark, satın alma işlemlerinin yüksek giderleri ve vergi/noter masrafları dolayısıyla ortaya çıkan bürokrasiden ileri geliyordu. Ancak, bu bürokrasinin nispeten azaltılmasıyla son zamanlarda kurumsal yapılanmalarda artış olduğu gözlemlenmektedir. Yani, bu pazarda kurumsal yapılaşma henüz çok yeni oluşmaya başlamaktadır diyebiliriz. Benim beklentim ise, bir iki sene içerisinde süratle yepyeni ve profesyonel işletmelerin pazarda var olacağı ve tüketicilerin bundan böyle saygı, güven ve satın alma kolaylığına dayalı bir simetrik ilişki içerisinde kullanılmış araçları daha da fazla tercih ediyor olacağıdır. Bu gelişmeler marka distribütörlerinin de işine yarayacak ve yeni ile kullanılmış araç piyasaları arasındaki korelasyonu doğru kurgulayarak doğru stratejiler koyma avantajı yakalayabileceklerdir.

Unutmayalım ki; bugün anlamlı görünen yarın muhtemelen öyle olmayacak. Bu hiç bitmeyecek !!!

"Asla Vazgeçmeyenler"in yeri, Kazananlar Kulübünde tekrar görüşmek üzere...

Yazının orijinali için aşağıdaki linki tıklayınız;




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder