Yazımın geçen ayki bölümünde; canın istediğinde, istediğin araca,
ihtiyacın olduğu süre kadar sahip olmak ve buna en iyi hizmet, en uygun
koşullarla ulaşmanın insana büyük bir özgürlük verdiğini, üstelik de her
seferinde başka bir otomobil kullanma imkanıyla oldukça da eğlenceli bir yöntem
olduğunu vurgulamış ve günlük araç kiralama hizmetlerinin inceliklerinden
bahsetmiştim.
Ancak araç kiralama pazarı denilince kuşkusuz iki farklı
hizmetten söz ediyoruz. Bir tarafta günlük kiralama hizmeti varken, diğer
tarafta ise operasyonel, yani uzun dönem araç kiralama hizmeti bulunuyor.

Uzun dönem araç kiralama sistemi aslında çok karmaşık değil.
İşletmeler ihtiyaç duydukları araç miktarını ve araç cinsini belirlendikten
sonra, satın alma yerine bu araçları uzun dönem kiralama konusunda uzman bir
veya birden fazla tedarikçiden kiralama yoluna giderek kullanmaya başlıyor. Bu
kiralamalar genelde 12, 24 veya 36 aylık sürelerle yapılıyor ve yapılan
sözleşme gereği süre bitiminde araçlar tekrar teslim ediliyor. Yani şirket veya
işletmeler sadece belirlenen kira bedelini ödeyerek otomobilin kullanım hakkına
sahip olmuş oluyor. Kiralama şirketleri ise işletmelerin ihtiyaçlarını
karşıladıkları gibi sürekli yeni otomobillerin yollara çıkmasını sağlayarak,
hem yakıt tüketiminin ve karbondioksit salınımının azaltılmasına, hem de ülke
ekonomisine ciddi katkı sağlamış oluyorlar. Ayrıca otomotiv sektörü için büyük
bir müşteri olan uzun dönem araç kiralama şirketleri, sektörün gelişimine de
önemli katkı sağlıyorlar. Yapılan kiralama sözleşmesinin bitmesiyle birlikte,
bu araçlar ikinci el pazarına sunularak bu sektöre de ciddi katkı sağlanmış
oluyor.
Filo yönetimi konusunda bir çalışma olan CVO Kurumsal Araç
İzleme (Corporate Vehicle Observatory - CVO) Barometre'nin 2014 sonuçları
açıklandı. Araştırma büyük ölçekli şirketlerde operasyonel kiralamanın
finansman tercihi olarak öne çıktığını gösteriyor. Bulgulara göre 100'den fazla
kişinin çalıştığı şirketlerin yüzde 27'si ana finansman çözümü olarak
operasyonel kiralamayı tercih ediyor.
Araştırma kapsamında bilgilerine başvurulan profesyoneller,
operasyonel kiralamanın sabit gider avantajına dikkat çekerken, araç bakım ve
yönetimi için ekstra kaynak ayırma gerekliliği barındırmayan operasyonel
kiralama yönteminin yakında daha da yaygınlaşacağını düşünüyorlar. Büyük
şirketlerde çalışan profesyonellerin yüzde 40'ı operasyonel kiralamayı tercih
etmelerinde ana etmen olarak bütçe kontrolünü gösteriyor.
Türk şirketlerinin tamamen dış kaynak yöntemini tercih etme
sebepleri Avrupalı şirketlere kıyasla sayıca oldukça fazla. Tasarruf, sürücünün
memnuniyet seviyesindeki gözle görülür artış, karar alma süreçlerine destek
olan kapsamlı filo raporları, görev ve süreçlerin idaresi gibi avantajların her
biri Türk şirketlerinin filo ihtiyaçlarını dış kaynak yoluyla çözme gerekçeleri
arasında yer alıyor. Tercihler farklı olsa da söz konusu sebeplerin dış kaynak
tercihini belirleme oranlarında Türk şirketlerinin Avrupa'ya kıyasla iki kat
fazla oranda olumlu baktığı görülüyor. Türk şirketleri ise filo kiralama
şirketinden öncelikle "adil
fiyat" bekliyor. Araştırmaya katılan küçük şirketlerin yüzde 41'i,
büyük şirketlerinse yüzde 37'si “fiyat '' kriterini ön sıraya yerleştiriyor.
İstatistikler, kiralanabilecek araç parkının şu an yüzde
10’una ancak ulaşılabildiğini ortaya koyuyor. Uzun dönem araç kiralama şirketlerinin
iştahını da zaten bu kabartıyor. Bilindiği gibi, Türkiye’deki işletmelerin
yüzde 95’inden fazlasını KOBİ’ler oluşturuyor ve bu işletmeler toplam
istihdamın yüzde 75’ini sağlıyor. Türkiye genelinde ticari maksatla kullanılan
toplam 2 milyon binek aracın 1,5 milyondan fazlası KOBİ’ler kullanıyor. Ve KOBİ’lerin
yüzde 43’ünün filo araç kiralama şirketlerinin varlığından haberi bile yok.
Kısacası kiralama sektörünün gelişimi KOBİ’lerden geçiyor diyebiliriz.
Türkiye’de özellikle KOBİ’ler arasında kullanımı hızla artan
bir sektör haline gelen filo kiralama sektörü, büyüme hızı ülkemizde en yüksek
olan sektörlerden biri. 2013 yılı sonunda filo kiralama sektörünün araç
parkının yaklaşık 200 bin adete ulaştığı ve pazarın yüzde 15 civarında bir
büyüme oranına sahip olduğu tahmin ediliyor. Türkiye’de şirketlerin toplam araç
parkının ise 2 milyon olduğu ifade ediliyor. Bu ölçekte değerlendirilince
operasyonel kiralamanın kurumsal araç parkı içinde ulaşması gereken önemli bir
potansiyeli bulunuyor. Ancak ülkemizde de gelişmiş ülkelerde gerçekleşen araç
sahipliğinde uzun dönem kiralamanın %50'lere ulaşabilmesi için biraz daha zaman
var, bu önümüzdeki süreçte de operasyonel kiralamanın yönetimsel ve finansal
avantajlarının firmalara anlatılması gerekiyor.
Frost & Sullivan’ın “Türkiye Filo Kiralama Pazarının
Stratejik Analizi” araştırmasına göre, operasyonel kiralama şirketlerinin satın
alacağı araç sayısı 2012’deki 69 bin oranından 2018 yılında 123 bine
yükselecek. Analistler, Türkiye pazarının büyük olasılıkla Avrupa ülkeleri
arasında en yüksek büyüme oranını yakalayarak birçok Avrupa ülkesini geride
bırakacağını düşünüyor.
Şirketlerin KOBİ’leri hedeflemesine bağlı olarak,
operasyonel kiralamaya yönelik araç havuzunun 2019 yılına kadar 300 bine
ulaşması bekleniyor. Sektörün aktif büyüklüğünün 2014 senesinde 10 milyar
TL’nin üzerine çıktığı, uzun dönem operasyonel filo kiralama yapan şirket
sayısının 29 bin’e ulaşırken, dolaşımdaki araç sayısının yukarıda da söylediğim
gibi 200 bin'i geçtiği söyleniyor.
Filo kiralamanın şirket araçlarını satın alma ile
kıyaslandığında, firmalara öncelikle finansal ve operasyonel avantajlar
sağladığı, kiralamanın şirketlere sermayelerini araç finansmanı yerine kendi iş
alanlarında kullanmalarına olanak tanıdığı artık çoğumuz tarafından biliniyor. Operasyonel
kiralama ile aylık ödemelerin tamamını gider olarak göstererek vergi avantajı
da yaratılabiliyor. Üstelik şirket araçlarının yönetimi ile ilgili bakım,
onarım, hasar yönetimi, lastik tedarik, yol yardımı, değişim aracı hizmeti,
vergi ve sigorta takibi gibi işlemlerin tümü filo kiralama şirketine ait. Bu da
kurumların iş devamlılığında herhangi bir sorunla karşılaşmalarını önleyerek
zaman tasarrufu ve kendi işlerine odaklanmalarım sağlamakta. Bu durum özellikle
KOBİ’ler için sınırlı sayıda insan kaynağının etkin kullanımı açısından önem
kazanıyor. Ayrıca satın alma yerine uzun dönem kiralama seçeneği tercih
edildiğinde, araçların ikinci el satışı ile ilgilenmek durumunda kalınmayacağı
için de buradaki risk de ortadan kalkmakta. Araca ait tüm olası giderlerin
düzenli bir ödeme planında önceden belirlenmiş kira bedeli kadar gerçekleşiyor
olması da KOBİ’ler için planlama adına oldukça önemli bir konu.
Ayrıca, kiralama
sürecinde aracın mülkiyeti ve taahhüt edilen hizmetlerle ilgili tüm riskler
operasyonel kiralama şirketlerine ait. Döviz kuru, faiz, ikinci el fiyat,
tahsilat, hasar/prim, enflasyon ve aracı kullanım süresi gibi riskler,
operasyonel kiralamada kullanıcı için sorun olmaktan çıkıyor.
Özetle; sürekli artan otomobil fiyatları, vergiler, kasko,
trafik sigortası ve bakım masrafları göz önüne alındığında otomobil sahibi
olmanın ve bunu sürdürmenin yüksek bir maliyet oluşturduğunu görüyoruz.
Kiraladığınızda ise araç ve araç kullanımıyla ilgili ana riskleri kiralama
şirketine devrederek, son model istediğiniz marka model otomobile ihtiyacınız
kadar sahip olarak araçların yönetimini profesyonellere devredip zaman ve
maliyetten tasarruf sağlıyorsunuz.
Türkiye’de filo kiralama işi, 10-15 yıl geçmişe sahip, yani
yeni sayılabilecek bir sektör. Orta ve küçük ölçekli şirketlerde ise henüz
farkındalık seviyesi çok düşük. Ayrıca yukarıda da bahsettiğim gibi, araştırma
sonuçları gösteriyor ki şirketler filo kiralama şirketinden öncelikle "adil fiyat" bekliyor
ve araştırmaya katılan şirketler “fiyat '' kriterini ön sıraya yerleştiriyor.
Bu potansiyeli görenler bu anlamda özellikle online platform
üzerinden girişimler yapmaya başladı. Bunlardan biri olan Otoredi , sunduğu günlük araç kiralama online
platformu hizmeti yanında offline uzun dönem kiralama hizmetini de
müşterilerine aynı kalitede taşımak için start vermiş. Anlaşmalı seçkin filo
kiralama firmaları ile sektörde bir ilki gerçekleştirmeyi hedefleyen Otoredi’nin önümüzdeki dönemde uzun dönem
araç kiralama arabuluculuğu, kiralama sektörünün yapı taşları arasında önemli
bir yere taşıması olası görünüyor.
Ortaya koydukları hizmet öyle çok ta karmaşık değil.
Firmaların araç kiralama ihtiyaçlarına en uygun çözümü tarafsız ve bağımsız
olarak bulmak üzere, en uygun model için, anlaşmalı oldukları seçkin araç
kiralama firmalarından en iyi fiyat teklifinin en hızlı şekilde verilmesinden,
şirket araçlarının teslim edilmesi aşamasına kadar olan süreçte kiralama
yapacak firmalar adına ücretsiz çalışıyorlar. Kısacası şirketlerin uzun dönem araç
kiralamasında, filo kiralama sektörünün en güvenilir firmalarından en iyi
şartları sağlıyorlar.
İddiaları ise basit olduğu kadar, filo araç kiralayacak
firmaların "adil fiyat"
beklentisini karşılamak için de çok etkili gözüküyor. "Bırakın size en iyi
şartları almak için filo kiralama sektörünün en güvenilir firmaları ile biz
pazarlık yapalım" diyorlar. Böylece şirket aracı kiralamalarınız için
zaman kaybetmiyorsunuz ve araç kiralama uzmanı Otoredi
sizin için en iyi teklifleri araştırırken siz de diğer işlerinize
odaklanıyorsunuz.
İnternet sitesinde göze çarpan sloganlarında da
vurguladıkları gibi; Kiralamak Güzeldir
ve anlaşılan o ki araç kiralamanın en güzel yolu da artık böyle kanallar olacak
gibi gözüküyor. Zira tüketici trendleri böylesine mecraların bundan böyle çok
daha fazla kullanılacağını açıkça göstermekte. Zira, müthiş bir kolaylık!
Otomobil sahibi olmak yerine ihtiyacın olduğunda kiralamak, bundan
sonra kent yaşamımızı ve hatta yaşamımızı kolaylaştıracak önemli bir trend
haline gelmeye başladı. Önemli olan nereye bakacağınızdan emin olmanız. Ondan
sonrası her seferinde başka bir otomobili kullanmanın keyfini çıkartmaya
kalıyor. Keyifli, kazasız ve belasız sürüşler...
Unutma ki; bugün anlamlı görünen yarın muhtemelen öyle
olmayacak. Bu hiç bitmeyecek !!!