Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

22 Ekim 2014 Çarşamba

Otomobil sahibi mi olmalı yoksa ihtiyacın olduğunda kiralamalı mı? Uzun Dönem Kiralama...

Yazımın geçen ayki bölümünde; canın istediğinde, istediğin araca, ihtiyacın olduğu süre kadar sahip olmak ve buna en iyi hizmet, en uygun koşullarla ulaşmanın insana büyük bir özgürlük verdiğini, üstelik de her seferinde başka bir otomobil kullanma imkanıyla oldukça da eğlenceli bir yöntem olduğunu vurgulamış ve günlük araç kiralama hizmetlerinin inceliklerinden bahsetmiştim.

Ancak araç kiralama pazarı denilince kuşkusuz iki farklı hizmetten söz ediyoruz. Bir tarafta günlük kiralama hizmeti varken, diğer tarafta ise operasyonel, yani uzun dönem araç kiralama hizmeti bulunuyor.



Uzun dönem araç kiralama sistemi aslında çok karmaşık değil. İşletmeler ihtiyaç duydukları araç miktarını ve araç cinsini belirlendikten sonra, satın alma yerine bu araçları uzun dönem kiralama konusunda uzman bir veya birden fazla tedarikçiden kiralama yoluna giderek kullanmaya başlıyor. Bu kiralamalar genelde 12, 24 veya 36 aylık sürelerle yapılıyor ve yapılan sözleşme gereği süre bitiminde araçlar tekrar teslim ediliyor. Yani şirket veya işletmeler sadece belirlenen kira bedelini ödeyerek otomobilin kullanım hakkına sahip olmuş oluyor. Kiralama şirketleri ise işletmelerin ihtiyaçlarını karşıladıkları gibi sürekli yeni otomobillerin yollara çıkmasını sağlayarak, hem yakıt tüketiminin ve karbondioksit salınımının azaltılmasına, hem de ülke ekonomisine ciddi katkı sağlamış oluyorlar. Ayrıca otomotiv sektörü için büyük bir müşteri olan uzun dönem araç kiralama şirketleri, sektörün gelişimine de önemli katkı sağlıyorlar. Yapılan kiralama sözleşmesinin bitmesiyle birlikte, bu araçlar ikinci el pazarına sunularak bu sektöre de ciddi katkı sağlanmış oluyor.

Filo yönetimi konusunda bir çalışma olan CVO Kurumsal Araç İzleme (Corporate Vehicle Observatory - CVO) Barometre'nin 2014 sonuçları açıklandı. Araştırma büyük ölçekli şirketlerde operasyonel kiralamanın finansman tercihi olarak öne çıktığını gösteriyor. Bulgulara göre 100'den fazla kişinin çalıştığı şirketlerin yüzde 27'si ana finansman çözümü olarak operasyonel kiralamayı tercih ediyor.

Araştırma kapsamında bilgilerine başvurulan profesyoneller, operasyonel kiralamanın sabit gider avantajına dikkat çekerken, araç bakım ve yönetimi için ekstra kaynak ayırma gerekliliği barındırmayan operasyonel kiralama yönteminin yakında daha da yaygınlaşacağını düşünüyorlar. Büyük şirketlerde çalışan profesyonellerin yüzde 40'ı operasyonel kiralamayı tercih etmelerinde ana etmen olarak bütçe kontrolünü gösteriyor.

Türk şirketlerinin tamamen dış kaynak yöntemini tercih etme sebepleri Avrupalı şirketlere kıyasla sayıca oldukça fazla. Tasarruf, sürücünün memnuniyet seviyesindeki gözle görülür artış, karar alma süreçlerine destek olan kapsamlı filo raporları, görev ve süreçlerin idaresi gibi avantajların her biri Türk şirketlerinin filo ihtiyaçlarını dış kaynak yoluyla çözme gerekçeleri arasında yer alıyor. Tercihler farklı olsa da söz konusu sebeplerin dış kaynak tercihini belirleme oranlarında Türk şirketlerinin Avrupa'ya kıyasla iki kat fazla oranda olumlu baktığı görülüyor. Türk şirketleri ise filo kiralama şirketinden öncelikle "adil fiyat" bekliyor. Araştırmaya katılan küçük şirketlerin yüzde 41'i, büyük şirketlerinse yüzde 37'si “fiyat '' kriterini ön sıraya yerleştiriyor.

İstatistikler, kiralanabilecek araç parkının şu an yüzde 10’una ancak ulaşılabildiğini ortaya koyuyor. Uzun dönem araç kiralama şirketlerinin iştahını da zaten bu kabartıyor. Bilindiği gibi, Türkiye’deki işletmelerin yüzde 95’inden fazlasını KOBİ’ler oluşturuyor ve bu işletmeler toplam istihdamın yüzde 75’ini sağlıyor. Türkiye genelinde ticari maksatla kullanılan toplam 2 milyon binek aracın 1,5 milyondan fazlası KOBİ’ler kullanıyor. Ve KOBİ’lerin yüzde 43’ünün filo araç kiralama şirketlerinin varlığından haberi bile yok. Kısacası kiralama sektörünün gelişimi KOBİ’lerden geçiyor diyebiliriz.
Türkiye’de özellikle KOBİ’ler arasında kullanımı hızla artan bir sektör haline gelen filo kiralama sektörü, büyüme hızı ülkemizde en yüksek olan sektörlerden biri. 2013 yılı sonunda filo kiralama sektörünün araç parkının yaklaşık 200 bin adete ulaştığı ve pazarın yüzde 15 civarında bir büyüme oranına sahip olduğu tahmin ediliyor. Türkiye’de şirketlerin toplam araç parkının ise 2 milyon olduğu ifade ediliyor. Bu ölçekte değerlendirilince operasyonel kiralamanın kurumsal araç parkı içinde ulaşması gereken önemli bir potansiyeli bulunuyor. Ancak ülkemizde de gelişmiş ülkelerde gerçekleşen araç sahipliğinde uzun dönem kiralamanın %50'lere ulaşabilmesi için biraz daha zaman var, bu önümüzdeki süreçte de operasyonel kiralamanın yönetimsel ve finansal avantajlarının firmalara anlatılması gerekiyor.

Frost & Sullivan’ın “Türkiye Filo Kiralama Pazarının Stratejik Analizi” araştırmasına göre, operasyonel kiralama şirketlerinin satın alacağı araç sayısı 2012’deki 69 bin oranından 2018 yılında 123 bine yükselecek. Analistler, Türkiye pazarının büyük olasılıkla Avrupa ülkeleri arasında en yüksek büyüme oranını yakalayarak birçok Avrupa ülkesini geride bırakacağını düşünüyor. 

Şirketlerin KOBİ’leri hedeflemesine bağlı olarak, operasyonel kiralamaya yönelik araç havuzunun 2019 yılına kadar 300 bine ulaşması bekleniyor. Sektörün aktif büyüklüğünün 2014 senesinde 10 milyar TL’nin üzerine çıktığı, uzun dönem operasyonel filo kiralama yapan şirket sayısının 29 bin’e ulaşırken, dolaşımdaki araç sayısının yukarıda da söylediğim gibi 200 bin'i geçtiği söyleniyor.

Filo kiralamanın şirket araçlarını satın alma ile kıyaslandığında, firmalara öncelikle finansal ve operasyonel avantajlar sağladığı, kiralamanın şirketlere sermayelerini araç finansmanı yerine kendi iş alanlarında kullanmalarına olanak tanıdığı artık çoğumuz tarafından biliniyor. Operasyonel kiralama ile aylık ödemelerin tamamını gider olarak göstererek vergi avantajı da yaratılabiliyor. Üstelik şirket araçlarının yönetimi ile ilgili bakım, onarım, hasar yönetimi, lastik tedarik, yol yardımı, değişim aracı hizmeti, vergi ve sigorta takibi gibi işlemlerin tümü filo kiralama şirketine ait. Bu da kurumların iş devamlılığında herhangi bir sorunla karşılaşmalarını önleyerek zaman tasarrufu ve kendi işlerine odaklanmalarım sağlamakta. Bu durum özellikle KOBİ’ler için sınırlı sayıda insan kaynağının etkin kullanımı açısından önem kazanıyor. Ayrıca satın alma yerine uzun dönem kiralama seçeneği tercih edildiğinde, araçların ikinci el satışı ile ilgilenmek durumunda kalınmayacağı için de buradaki risk de ortadan kalkmakta. Araca ait tüm olası giderlerin düzenli bir ödeme planında önceden belirlenmiş kira bedeli kadar gerçekleşiyor olması da KOBİ’ler için planlama adına oldukça önemli bir konu. 

Ayrıca, kiralama sürecinde aracın mülkiyeti ve taahhüt edilen hizmetlerle ilgili tüm riskler operasyonel kiralama şirketlerine ait. Döviz kuru, faiz, ikinci el fiyat, tahsilat, hasar/prim, enflasyon ve aracı kullanım süresi gibi riskler, operasyonel kiralamada kullanıcı için sorun olmaktan çıkıyor.
Özetle; sürekli artan otomobil fiyatları, vergiler, kasko, trafik sigortası ve bakım masrafları göz önüne alındığında otomobil sahibi olmanın ve bunu sürdürmenin yüksek bir maliyet oluşturduğunu görüyoruz. Kiraladığınızda ise araç ve araç kullanımıyla ilgili ana riskleri kiralama şirketine devrederek, son model istediğiniz marka model otomobile ihtiyacınız kadar sahip olarak araçların yönetimini profesyonellere devredip zaman ve maliyetten tasarruf sağlıyorsunuz.

Türkiye’de filo kiralama işi, 10-15 yıl geçmişe sahip, yani yeni sayılabilecek bir sektör. Orta ve küçük ölçekli şirketlerde ise henüz farkındalık seviyesi çok düşük. Ayrıca yukarıda da bahsettiğim gibi, araştırma sonuçları gösteriyor ki şirketler filo kiralama şirketinden öncelikle "adil fiyat" bekliyor ve araştırmaya katılan şirketler “fiyat '' kriterini ön sıraya yerleştiriyor.

Bu potansiyeli görenler bu anlamda özellikle online platform üzerinden girişimler yapmaya başladı. Bunlardan biri olan Otoredi , sunduğu günlük araç kiralama online platformu hizmeti yanında offline uzun dönem kiralama hizmetini de müşterilerine aynı kalitede taşımak için start vermiş. Anlaşmalı seçkin filo kiralama firmaları ile sektörde bir ilki gerçekleştirmeyi hedefleyen Otoredi’nin önümüzdeki dönemde uzun dönem araç kiralama arabuluculuğu, kiralama sektörünün yapı taşları arasında önemli bir yere taşıması olası görünüyor.

Ortaya koydukları hizmet öyle çok ta karmaşık değil. Firmaların araç kiralama ihtiyaçlarına en uygun çözümü tarafsız ve bağımsız olarak bulmak üzere, en uygun model için, anlaşmalı oldukları seçkin araç kiralama firmalarından en iyi fiyat teklifinin en hızlı şekilde verilmesinden, şirket araçlarının teslim edilmesi aşamasına kadar olan süreçte kiralama yapacak firmalar adına ücretsiz çalışıyorlar. Kısacası şirketlerin uzun dönem araç kiralamasında, filo kiralama sektörünün en güvenilir firmalarından en iyi şartları sağlıyorlar.

İddiaları ise basit olduğu kadar, filo araç kiralayacak firmaların "adil fiyat" beklentisini karşılamak için de çok etkili gözüküyor. "Bırakın size en iyi şartları almak için filo kiralama sektörünün en güvenilir firmaları ile biz pazarlık yapalım" diyorlar. Böylece şirket aracı kiralamalarınız için zaman kaybetmiyorsunuz ve araç kiralama uzmanı Otoredi sizin için en iyi teklifleri araştırırken siz de diğer işlerinize odaklanıyorsunuz.

İnternet sitesinde göze çarpan sloganlarında da vurguladıkları gibi; Kiralamak Güzeldir ve anlaşılan o ki araç kiralamanın en güzel yolu da artık böyle kanallar olacak gibi gözüküyor. Zira tüketici trendleri böylesine mecraların bundan böyle çok daha fazla kullanılacağını açıkça göstermekte. Zira, müthiş bir kolaylık!

Otomobil sahibi olmak yerine ihtiyacın olduğunda kiralamak, bundan sonra kent yaşamımızı ve hatta yaşamımızı kolaylaştıracak önemli bir trend haline gelmeye başladı. Önemli olan nereye bakacağınızdan emin olmanız. Ondan sonrası her seferinde başka bir otomobili kullanmanın keyfini çıkartmaya kalıyor. Keyifli, kazasız ve belasız sürüşler...

Unutma ki; bugün anlamlı görünen yarın muhtemelen öyle olmayacak. Bu hiç bitmeyecek !!!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder