Tüketici için kullanılmış araç ; arzu ettiği ve fiyatını
ödeyebildiği en iyi araca en iyi hizmet paketiyle sahip olmak demektir.
Bazıları içinse ekonomik olarak model yükseltmektir demiştik, ilk bölümde...
Ancak, Türkiye kullanılmış araç pazarı henüz
olgunlaşmamıştır. Olagelmekte olan alışverişlerin çoğunda keyfe keder
fiyatlarla satışlar gerçekleşmekte ve gerçek araç değerleri henüz açık seçik ortaya konmamaktadır. Kullanılmış araç
pazarı, Türkiye otomotiv sektöründeki önemini büyümekte olan toplam değeri ve gelecekteki
tüketici davranış beklentileri nedeni ile artırmıştır. Özellikle düşük gelirli nüfusun toplam nüfusa olan
yüksek oranı dikkate alındığında, kullanılmış araç talebi yeni otomobil
satışlarından açık ara daha fazladır.
Türkiye'de tüketici davranışlarına baktığımızda,
müşterilerin ekonomik nedenlerden dolayı kullanılmış araç satın aldıklarını
söyleyebiliriz. Öte yandan, "güvensizlik" olgusu nedeniyle de bu
pazarın satış kanalları ile ilgili kaygıları olduğunu da biliyoruz. Bu güven
sorununun üstesinden gelmek için çoğunlukla tanıdıklarından veya tanıdıkların
tavsiye ettiği kanallardan kullanılmış araç satın almaktadırlar. Ancak bağımsız satıcılar veya açık pazarlardan kullanılmış araç satın alırken daha dikkatli olma
eğilimindedirler. Tüketicilerin bu endişelerinin ana kaynağı, yetersiz ya da yanlış araç geçmişi bilgisidir.
Ayrıca, kurumsal bayiler tarafından sunulan sertifikalı
kullanılmış araç programları ile ilgili olarak ta henüz tam bir bilinç
oluşmamıştır. İşte bu yüzden sertifikalı kullanılmış araç programlarının veya
uzatılmış garanti uygulamalarının da yaygın olduğunu henüz söyleyemeyiz. Ancak
şu bir gerçek ki, çok yakında benzeri programların teker teker ortaya konulacağına
ve hatta moda olacağına eminim. Bununla
birlikte tüketiciler, kurumsal yapılardan yapılacak satın almanın daha pahalı
olacağını düşünüyor olsalar da, satın alacakları kullanılmış araca kurumsal bir
garanti (uzatılmış garanti) verilmesi durumunda daha fazla ödemeye hazır
olduklarını söyleyebilirim. Ancak bu olgunun gelişmesi için de önümüzde kısa
bir zaman olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Özetle bundan önce bazı başarısız
girişim örnekleri görülse de; sertifikalı kullanılmış araç programları ve
uzatılmış garanti uygulamaları çok yakında ülkemiz pazarında da tüketiciler
tarafından tercih edilen yollar olmaya başlayacaklardır.
Türkiye kullanılmış araç pazarında yapılan araştırmalar
gösteriyor ki, satın alma sürecinde önemli kriterler:
- Uygun bir fiyat
- Tatmin edici bir araç geçmişi bilgisi (raporu)
- Aracın orijinal olması (kazasız ve boyasız)
- Aracın bütünüyle kontrol edilmiş olması (kontrol raporu)
- Kilometre sayacı üzerinde olabildiğince düşük kilometre
- Mekanik olarak iyi durumda olması
Bazıları hala yeni veya kullanılmış araç olsun, araç satın almanın
bir şans olduğuna inanırlar.
Sık araç değiştiriciler daha çok; ikinci el araç değerinin yeni
araç değerine göre daha az değer kaybedecek olmasından dolayı kullanılmış araç
alma eğilimindedirler. Fakat eğer satın alacakları aracı uzun süre kullanmak
istiyorlarsa, o zaman yeni bir araç satın alma eğilimindedirler.
Otomobili bir yatırım aracı olarak görenler ise kullanılmış
araçları satarken yeni araçlar kadar değer kaybetmediğine inanırlar, bunu bir
tür yatırım olarak görür ve satarken bile kazanacaklarına inanırlar.
İş yeri filolarına araç almak durumunda olanların ise; araçlarının sadece işleri için kullanılacağı
ve iş süreçleri sebebiyle daha hızlı değer kaybettiği için, satın almada
kullanılmış araç tercih etmeleri daha verimli olacaktır.
Yüksek kaliteli marka alıcıları (prestij arayanlar) ise; lüks marka takipçileri oldukları için, satın
alma güçlerine göre aynı marka veya modele göre ikinci el otomobil satın alma eğilimi
gösterebilmektedirler.
Kullanılmış araç satın alırken "güven" ilkesi
aslında tüm kriterleri kapsadığından, "bir arkadaştan tavsiye"den
sonra en güvenilir satış kanalı olarak üretici firmaların markalı satış
kanalları kabul edilmektedir.
Fakat genel kanı; bir kullanılmış araç satın alımı
düşünüldüğünde, üretici markalı satış ağlarının ilk akla gelen kanal olmadığını
ortaya koymaktadır. Bu sorunun arkasında iki temel neden vardır:
- Müşteriler, markalı satıcıların bu işleme sadece sattıkları yeni araç ile takas yapma amacıyla girdiklerini ve takas edilen bu araçları ikinci el araç olarak satmakta olduklarını düşünmektedirler. Yani, iyi yapılandırılmış bir kullanılmış araç işinin var olduğuyla ilgili müşteri farkındalığı düşüktür.
- Ortak inanç ise; markalı bu satış ağları tarafından satılan araçların bağımsız piyasaya göre çok daha pahalı olduğudur.
Sonuç olarak yetkili marka ağlarının, daha etkili iletişim
stratejileri ile kullanılmış araç işini tanıtmaları gerekmektedir. Zira, nicel
araştırma bulgularına göre kullanılmış araçların piyasa satış koşulları doğrultusunda
satılması durumunda, talep yüksek olacaktır. Fiyatta yapılacak % 5 artış talebi
önemli ölçüde düşürecektir. Diğer taraftan, kullanılmış araçlara garanti verildiği
takdirde, bu araçlar % 5 oranında daha pahalı olsa da, etkin tanıtım yapıldığı
takdirde bir süre sonra talep tekrar artacaktır. Sonuç olarak, markalı kanallar
diğer satış kanallarından farklı olan ek
hizmetler (örneğin sertifikalı veya uzatılmış garantili otomobiller) sunduğu zaman,
müşteri% 5 daha fazla ödemeye hazır olacaktır.
Dolayısıyla benim beklentim, bir iki sene içerisinde süratle
yepyeni ve profesyonel işletmeler pazarda var olurken, "sertifikalı
otomobil" ve "uzatılmış garanti" hizmetleriyle tüketicilerle
bundan böyle saygı, güven ve satın alma kolaylığına dayalı bir simetrik ilişkiyi
daha etkin bir biçimde kuracaklarıdır. Bu güçlendirilmiş ilişki ise,
kullanılmış araca olan talebi arttırırken, satış kanallarını, galerilerden
kurumsal yapılara doğru kaydıracaktır.
Unutmayalım ki; bugün anlamlı görünen yarın muhtemelen öyle
olmayacak. Bu hiç bitmeyecek !!!
"Asla Vazgeçmeyenler"in yeri, Kazananlar Kulübünde
tekrar görüşmek üzere...
Yazının orijinali için aşağıdaki linki tıklayınız;