Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

17 Mayıs 2014 Cumartesi

Sürdürülebilir Uyum için Sosyal Medya

Sosyal medya büyük bir hızla büyüyor ve artık sadece genç kuşağın özel alanı olmaktan çıkmış durumda. Buna paralel olarak hem otomobil üreticileri ve hem de bayileri sosyal medyanın değerini kavramış olmakla birlikte, onu nasıl daha etkin kullanabileceklerini öğrenmeye devam ediyorlar.

Hazırlıksız yakalanmış olmalarına rağmen gerek üreticiler gerekse de bayileri, sosyal medya ve diğer kanallarla mevcut müşterilerinin ve potansiyel alıcılarının ilgisini nasıl çekeceklerini öğrenmek zorundalar. Sosyal angajman ve postlar (sosyal medya iletişimleri) giderek diğerlerine kıyasla daha başarılı algılanan otomotiv tanıtımlarını farklılaştırıyor ve bu iletişim yöntemi, otomobilin ve otomobil markalarının tüketiciler için bir tutku olduğu gerçeğini süreklilikle güçlendiriyor.

Aslında, üreticiler ve bayiler sosyal medya işlerinde genellikle aynı yöne doğru paralel hareket etmekteler. Ancak IBM'in yapmış olduğu bir araştırmada ortaya çıkan tek kopukluk, bayilerin üreticilerin sosyal medya girişimlerinden daha fazla haberdar olmak istemeleridir.



Tüketiciler mobil cihazlara giderek daha da fazla odaklanıyorlar. Bu cihazlarla, tüketicilerin medyada harcadığı zaman yaklaşık yüzde 23 artmış. Yine de, mobil halihazırda toplam reklam harcamalarının sadece yüzde 1'ini oluşturuyor. Tersine, tüketicilerin geleneksel basılı medyada harcadıkları zaman ise yüzde 6'ya düşmüş, ancak kurumlar reklam bütçelerinin neredeyse üçte birini hala basılı medyaya ayırmaktalar.

Bu çelişki niye? Nedenin bir parçası dijital reklamın hala olgunlaşmakta olduğudur ve hoşlanacakları, kabul edecekleri şekilde tüketici yaklaşımının geliştirilme ihtiyacıdır. Televizyon veya basılı medyanın aksine, örneğin, mobil cihazlar yoluyla yapılan mobil reklamlar tüketiciden ters bile tepmektedir. Ne var ki, otomobil üreticileri önümüzdeki üç ila beş yıl içinde bu teknolojilerin kullanımını genişletmek için yollar aramaktadır. Otomotiv pazarlama yöneticilerinin büyük çoğunluğu sosyal medya kullanımını artırmayı planlamakta ve mobil uygulamalarında kendi paylarını büyütecek yollar aramaktadır.

Hatta en geleneksel pazarlama yöneticileri bile yeni ve dijital araçların önümüzdeki yıllarda tüketici ile ilişki kurmanın birincil yolu olacağını itiraf ediyorlar. Geleneksel medyanın aksine, tüketici kimin ne aldığının veya almadığının neredeyse tam kontrolü altındadır. Her zamankinden daha fazla, otomotiv pazarlama ve iletişim uzmanlarının doğru pazar segmentleri için doğru mesajların seçiminde son derece yaratıcı olmaları ve bireysel tüketicilerin tercih edecekleri medyaya bu mesajları göndermeleri gerekmektedir.

Geleneksel otomotiv satış modeli, fırtınalı da olsa üreticiler ve bayiler arasında tarihsel bir çalışma ilişkisi oluşturmuştur. Bugünün dünyasında ise, bu ilişki genişlemekte olan otomotiv ekosisteminde iş ortaklarını ve müşterileri kapsayacak şekilde güçlendirilmelidir.

Sosyal teknolojilerin hızlı yükselişi şirketlerin kolektif zekaya, dağınık duran bilgiye ve kurumların içerisinde veya dışında olan bireylerin uzmanlıklarına ulaşabilme yeteneğini artırıyor. Bu bilgiye ulaşabilmek şirketlere,  yeni ürün ve hizmetler geliştirmek, en iyi uygulamaları paylaşmak, yenilikçi yollarla iş yapmak ve gelecekteki olayları tahmin edebilmek gibi somut faydalar sağlayabilir.

Özellikle otomotiv sanayi için, yaratıcı videolar, promosyonlar, yarışmalar ve oyunlar gibi kendi marka ve modellerine dikkat çekme taktikleri ile kamuoyunun üreticiyle ilişkide kalmasını sağlamaya çalışması gerekmektedir. Bayiler ise üreticilerle ilişkide olan bu müşterileri çekmek için yerel bağlam ve eylemleri sağlayabilirler.

Otomobil üreticileri ve bayilerinin bundan böyle; doğru medya aracılığıyla, doğru hedef kitlelere, doğru mesajları seçtiğinden her zamankinden daha fazla emin olması gerekecektir.

Bir çok otomotiv yöneticisinin ağzına pelesenk olan "sürdürülebilirlik", kavram olarak kanımca anlamını tüketmiştir ve otomobil perakendeciliği işinde bundan böyle yerini "sürdürülebilir uyum" kavramına bırakacaktır. Sürdürülebilir Uyum ise ancak ve ancak yukarıdan aşağıya sağlanacak, yani üreticiden ulusal dağıtıcıya ve dağıtıcıdan da bayiye uzanan entegre bir sistemle sağlanabilecektir. Bu entegre sistemin içerisine yeni ortakların katılacağından da hiç kuşkunuz olmasın. Bu ortaklıklar kimi zaman kendini teknoloji sağlayıcıları olarak gösterirken, kimi süreçlerde telekomünikasyon firmaları ve kimi alanlarda da alternatif perakende kanalları olarak gösteriyor olacaktır.

Unutmayalım ki; bugün anlamlı görünen yarın muhtemelen öyle olmayacak. Bu hiç bitmeyecek !!!
"Asla Vazgeçmeyenler"in yeri, Kazananlar Kulübünde tekrar görüşmek üzere...