Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

15 Mayıs 2013 Çarşamba

2014'de Kazananlar Hayalim...


Karayolları Genel Müdürlüğü güncel bilgilerine göre 2012 senesinde ülkemiz sathına yayılmış yollarımızda; medeni ve sürekli otomobil sürüşüne uygun olmayan toplam 256 km. parke, 1.069 km. stabilize, 666 km. toprak ve 1.652 km. geçit vermez yollar çıkartılığında, 15.277 km. asfalt beton (otoban ve benzeri yollar) ve 46.462 km. sathı kaplama yol (zaman zaman üzerinde yamalar gördüğümüz klasik şehir içi yol tipi) olmak üzere toplam 61.739 km. yol üzerinde vatandaşlarımız otomobilleriyle cirit atmaktalar.

Türkiye İstatistik Kurumu güncel verilerine göre ise, 2012 senesinde; 751.650 adet kamyon, 2.794.606 adet kamyonet, 396.119 adet minibüs, 235.949 adet otobüs ve 1.515.421 adet traktör çıkartıldığında, toplam 8.648.875 adet binek otomobil  Türkiye trafiğinde işler durumda bulunmaktadır.

Bu duruma göre; 2005 senesinde trafikte bulunan 5.772.745 adet binek otomobil sayısı yedi sene içerisinde %50 büyürken, aynı sene 8922 km. olan asfalt beton yol günümüze kadar %71 artmış ve 50.461 km. uzunlukta olan sathı kaplama yol %8 azalmıştır. Bunun neticesinde medeni ve sürekli otomobil sürüşüne uygun olan yollar 2005 senesinde 59.383 km.den sadece %4 artış göstererek günümüze gelmiştir. Sadece %4...

Görülen o ki, ülkemiz yollarında nüfus artışına ve kişi başına düşen gelirin artışına neredeyse paralel gelişmeye çalışan kişi başına düşen otomobil yoğunluğu artarken, yollarımız pek de uzamamıştır. Ancak, ortaya konan büyük yol altyapısı yatırımlarından esas payı asfalt beton diye adlandırdığımız otoban ve benzeri yolların aldığını söyleyebiliriz, zira 7 sene içerisinde %70'lik bir uzama ile bu medeni yolların toplamda 15.000 km. uzunluğa geldiğini görüyoruz. Bu sonuç harika! Her geçen gün Avrupa standartlarına yaklaşabilen bir yol altyapısına hızla ulaşıyoruz. Standartları her geçen gün artmakta olan otomobillerimiz gün geçtikçe daha da uygun şartlara sahip yollarda kullanıyoruz. Bu verilerin bugün için Avrupa (veya dünya) ülkeleriyle karşılaştırmasına ulaşamamakla birlikte, en azından yıllar içerisinde kendi gelişimimizi görebiliyor olmak sevindirici.


Ancak bu tabloda gözden kaçamayacak bir gösterge oldukça düşündürücü, nedir o? Elbette trafik yoğunluğu, yani kilometre başına düşen otomobil sayısı.








Yaklaşık 60.000 km. düzeylerinde takılı kalmış olan ülkemiz yollarında trafik yoğunluğu %44 artarak 2005 senesinde kilometrede 97 adetten 2012'de 140 adete yükselmiş ve dolayısıyla trafik sıkışıklığı özellikle şehir içlerinde dramatik bir hal almıştır. Yeni yollar inşa etmeden bu trafik sıkışıklığının rahatlama imkanı bulunmamaktadır. Yani ya yeni yollar inşa edilecek ya da trafiğe daha az otomobil çıkacak. Bunun yanıtı bende değil, kısa ve orta vadede bunun yanıtını hep birlikte hissedeceğimizi düşünüyorum.

Zira, otoban kalitesinde yollardaki trafik yoğunluğuna baktığımızda ise, buradaki trafik yoğunluğu durumu neredeyse sabit kalmış ve hatta azalmıştır. Yani durum matematik olarak iyileşmektedir. 2012 senesinde kilometreye 566 otomobil düşerek 2005'in bile altında bir trafik yoğunluğu sağlanmıştır. Peki gün geçtikçe teknolojisi artan otomobillerin hakim olduğu bu kaliteli yolların uzunluğu da artarken trafik yoğunluğunun sabit kalmasının nedeni ne olabilir? Bu durumun yakın gelecekteki yansımaları nasıl olacaktır?

Sathı kaplama yollara artık pek yatırım yapılmıyor, zira günümüz medeni şartlarına uygun olan yollar bunlar (yani çoğunluk olan yollar) değil ve tablodan da göreceğiniz gibi bunların uzunluğu son 7 yılda %8 azalarak 50.000 km.den 46.000 km.ye azalmış durumda. Ancak diğer tarafa yani daha kaliteli yollara yapılan yatırıma bu süreçte hız verilmesine rağmen trafik yoğunluğunun toplamda rahatlaması sağlanamamaktadır.

Ya daha fazla ve daha hızlı yeni kaliteli yollar yapılacak (açılacak) ya da otomobil pazarı baskılanarak trafik yoğunluğunun artışı, yani özellikle büyük şehirlerde yaşanmakta olan ızdırabın önüne geçilmeye çalışılacak.

Otomobil satıldıkça sağlanan vergi gelirlerinden daha medeni karayolları yol altyapısına aktarılacak kayda değer bütçelerden vazgeçmek akılcı olmayacağına göre, bir yandan otomobil pazarı aynı lineer çizgide artarken ondan daha hızlı bir artışın yeni ve/veya dönüştürülmüş modern asfalt beton yol yatırımların da sağlanması kaçınılmaz gözüküyor.

Yaklaşık 6.500 km. sathı kaplama yolun asfalt betona dönüştürüldüğü ve yaklaşık 23.000 km. yeni asfalt beton yol inşa edildiği bir 2014 senesi Türkiye yollarının; daha güvenli, daha az sıkışık ve daha medeni bir ülke olma yolunu açmakta olacağını da hayal etmeden duramıyorum.


















Bunu hayal ediyorum etmesine de, ya tersi olur ve otomobil pazarı o görünmeyen el tarafından bir kez daha baskılanır ve trafik yoğunluğuna gelişerek değil de durarak çare bulunmaya çalışılır diye korkmadan da duramıyorum.

Bir önceki yazımdan anımsarsanız, Türkiye hafif araç pazarını 2011 senesi sonunda dünyanın en büyük 17nci pazarı noktasına getiren son 4 yıllık büyüme trendi, 2012 yılında olumsuz iç ekonomik koşullar (ve otomobilde ÖTV artışı nedeniyle) tarafından terse dönmüş ve 2011 yılındaki yaklaşık %10'luk bir daralmayla Türkiye'nin dünya sıralamasındaki yeri de 20nciliğe inerek Türkiye otomotiv pazarı 2012'de Kaybeden olmuştu.

Biz neredeyse bir çok konuda dünyaya "meydan okuyan ülke" olmaktayız, neden bu tavır otomobil ve onun ihtiyaç duyduğu koşulların sağlanmasında da yaşanmasın ki? Bahse konu olan bu yol koşulları hızla iyileştirilirse Türkiye ve onun otomobil pazarının Kazanan olacağı, kesin. Aksi takdirde o görünmeyen el korkarım bir kez daha...

"Asla Vazgeçmeyenler"in yeri, Kazananlar Kulübünde tekrar görüşmek üzere...

Yazının orijinali için aşağıdaki linki tıklayınız;